RAFAEL ALBERTİ
(1902 – 28 Ekim 1999), İtalya-İrlanda kökenli İspanyol şair, oyun yazarı ve ressam.
El Puerto’da parasız öğrenci olarak Cizvit kolejine gitti.Madrid’ te sanat öğrenimi gören ve ressam olarak nispeten başarılı olan Alberti 1922’den sonra şiir yazmaya ve bunları çeşitli dergilerde yayımlamaya başladı.
İlk şiir kitabı olan ve doğduğu Cádiz bölgesinin deniziyle ilgili anılarını dile getiren -eski İspanyol edebiyatındaki cancioneros’lardan esinlenen- “Karadaki Tayfa” ile Ulusal Edebiyat Ödülünü, daha sonra da Cervantes ödülünü kazandı. 1927’de Luis de Góngora’nın 300. ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenen kutlama törenine katkıda bulunan Alberti’nin bu dönemde yayımlanan “Şebboy Şafağı” ve “Kireç ve Taş” adlı kitaplarında Góngora’nın etkisi açıkça görünür. Ama gerçeküstücülükle ilişkilendirilebilecek “Melekler Üstüne” adlı bir sonraki kitabıyla, kendine özgü ve olgun bir şiir sesi olduğunu kanıtladı. 1930’larda oyunlar yazdı, bol bol yolculuk yaptı, Komünist Partisi’ne girdi ama bir süre sonra partiden çıkartıldı.
“Ekim” adlı bir dergi çıkardı. İspanya İç Savaşı’nda Anti-Faşist Aydınlar Birliği üyesi olarak Cumhuriyetçilerin safında savaşan Alberti, savaştan sonra sürgüne gönderildi. Fransa’ya, ardından Arjantin’e gitti. Yirmi yılı aşkın Arjantin’de yaşadı.Arjantin’de Losado yayınevinde çalıştı, bir yandan da eski ilgi alanları olan şiir ve resme dönüş yaptı. 1941’de “Karanfille Kılıç Arasında” adlı şiir kitabını, 1942’de “Yitik Koru” adlı özyaşamöyküsü ile İç Savaş üstüne şiirlerini, düzyazıları ve oyunlarını topladığı “Bir Andan Öbürüne” kitabını yayımladı. “Resim Sanatına Saygı” da resimle ilgili şiirlerini topladı; “Denizin Yükselişi” ve “Deniz Saati”nde deniz izleklerini işledi.
Bütün şiirlerini içeren kitaplarının çeşitli baskıları yapıldı. Çin’e yaptığı bir yolculuğun ardından 1961-1976 arasında çoğunlukla İtalya’da yaşadı. 1976’da İspanya’ya döndü, 1977’de yine komünist partisinden aday olarak Cádiz’den milletvekili seçildi ancak bir süre sonra kendini sanatına adadığını belirterek bu görevinden ayrıldı.
İspanya İç Savaşını (1933-1936), diktatörlük ve sürgünü, sıla özlemini yoğun biçimde yaşayan Rafael Alberti bir yandan çağdaş akımlara bir yandan da toplumcu geleneğe yaslanan şair kimliği ile çağdaş şiir sanatının ve 20. yüzyılın en büyük İspanyol şairlerinden biri olarak kabul edilir.
Albertini 1999 yılında Cadiz’de vefat etmiştir. İsteği üzere külleri Cadiz sahilinde denize serpilmiştir.
YAPITLARI
Marinero en tierra (Karadaki Tayfa; 1924)
El alba del alheli (Şebboy Şafağı; 1927)
Cal y canto (Kireç ve Taş; 1928)
Sobre los angeles (Melekler Üstüne; 1929)
Entre el clavel y la espada (Karanfille Kılıç Arasında; 1941)
La arboleda perdida (Yitik Koru; 1942)
De un momento to otro (Bir Andan Öbürüne; 1942)
Pleamar (Denizin Yükselişi; 1944)
A la pintura’da (Resim Sanatına Saygı; 1945)
Ora maritima’da (Deniz Saati; 1953)
SESİM KARADA ÖLÜRSE
Sesim karada ölürse,
alın denize götürün,
kıyıda öylece bırakın.
Alın denize götürün,
ak bir savaş gemisine
sesimi kaptan yapın.
Süsleyin sesimi oy
nişanlarıyla gemicilerin:
yüreğimin üstüne demir
demirin üstüne yıldız
yıldızın üstüne rüzgâr
rüzgârın üstüne yelken!
Çeviri : Cevat ÇAPAN
AĞIT
Oturmuş pembe kızcağız,
kucağında
çiçek gibi atlası
açık.
Görüyorum balkonumdan
çıktığı yolculukları!
Ak yelkeni parmağının
demir alıp Kanaryalar’ dan
gidiyor ölmeye Karadeniz’ e
Görüyorum balkonumdan
nasıl ölüyor parmağı!
Oturmuş pembe kızcağız,
kucağında
çiçek gibi atlası,
kapalı.
Ağlıyor uçup giden bulutlar
Akşam denizlerinde
Kan rengi adaları.
Çeviren : Cevat Çapan
GIRNATA’YA HİÇ GİTMEMİŞ BİRİNİN BALADI
Federico Garcia Lorca’ya
Ah ne kadar da uzak denizler, ovalar, dağlar!
Ağarmış saçlarımı başkaları görüyor şimdi.
Gitmedim hiç Gırnata’ya.
Saçlarım ağarmış, yıllarım yok olmuş.
Eski silinmiş patikaları bulurdum da.
Görmedim hiç Gırnata’yı.
Uzatın yeşil bir ışık dalı bana.
Doludizgin adımlar verin, ah dizginler kısa.
Gitmedim hiç Gırnata’ya.
Hangi düşman tutmuş bütün surları?
Rüzgârda kimdir toplayan özgürlüğü?
Gitmedim hiç Gırnata’ya.
Bahçelerine kilit vuran kim bugün?
Kim zincir vurmuş çeşmelerinin akışına?
Gitmedim hiç Gırnata’ya.
Gelin, hiç gitmemiş olanlar Gırnata’ya.
Orada dökülen kan var, beni çağıran kan.
Gitmedim hiç Gırnata’ya.
En güzel kardeşin döktüğü kan.
Avluya yayılmış, mersinlere sıçramış.
Gitmedim hiç Gırnata’ya.
Kanı var mersinler üstünde en iyi dostumun.
Darro’daki kan, Genil’deki kan.
Görmedim hiç Gırnata’yı.
Surlar yükseliğince azmimiz pek.
Dağlardan denizlerden ovalardan gelin.
Gideceğim Gırnata’ya.
Çeviren : Oğuz Yaşar A.
Kategoriler: Biyografi