Menü

Unutulmaz Dörtlükleri

 

1048 ile 1131 yılları arasında yaşayan İranlı şair, filozof, matematikçi ve astronom Ömer Hayyam’ın efsane dizeleri.

 

Kendi içmez, içeni kınamaya bayılır
yüzünden aldatmaca, sahtekarlık yayılır
şarap içmiyor diye kasılıp gezer ama
yedikleri yanında şarap meze sayılır

 

Senin yasanı ciğnemeyen var mi ki söyle
günahsız bir ömrün tadı ne ki söyle
kötülük yapan beni kötülükle cezalandırırsan sen
sen ile ben arasında ne fark kalır söyle

 

Ferman sende ama güzel yasamak bizde
senden ayığız  bu sarhoş halimizle
sen insan kani içersin biz uzum kani
insaf be sultanim kötülük hangimizde

 

Dünyada akla değer veren yok madem,
akli az olanın parası çok madem,
getir şu şarabı, alsın aklımızı:
belki böyle beğenir bizi el alem

 

Uğrunda dertlere düştüğüm sevgili
bir başkasına tutulmuş o da dertli.
derdimin dermanı kendi derdinde
hekim hasta olunca kime gitmeli.

 

Sevgili, seninle biz bir pergel gibiyiz
iki başımız var, bir tek bedenimiz
nereye dönersek dönelim seninle
nihayet başbaşa verecek değil miyiz

 

Adil davranmadıktan sonra
hacı hoca olmuşsun kaç para
hırka, tesbih, post, seccade güzel ama
tanrı kanar mı bunlara?

 

Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam?
ben harami helali karıştırmam:
sensiz içtiğimiz su bile haram.
seninle içilen şarap helaldir,

 

O yakut dudakları kızıl kızıl yanan nerde?

o güzelim kokusu cana can katan nerde?

Müslümanlara şarap haram edilmiş derler,
içmene bak, haram islemeyen müslüman nerde?

 

Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden,
ne dine, edebe aykırı gitmemizden,
bir an geçmek istiyoruz kendimizden:
içip içip sarhoş olmamız bu yüzden.

 

Girme su alçakların hizmetine
konma sinek gibi pislik üstüne
iki günde bir somun ye ne olur
yüreğinin kanını iç te boyun eğme…

 

Niceleri geldi , neler istediler
sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, değil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler..

 

Yel eser, umutlar savrulur gider;
sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler;
altın gümüş nen varsa harcamaya bak!
ölür gidersin, düşmanın gelir yer.

 

Seher yeli eser yırtar eteğini gülün
güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
sen şarap içmene bak, çünkü nice gül yüzler
kopup dallarından toprak olmadalar her gün

 

Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye
ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe
aklin yollarıyla ölçüp biçemezsin bunu sen
mantıkların, kıyasların sökmez senin bu işte

 

Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
bugün bu çimen bizim, yarın kim bilir kim
gezecek, bizim toprağın yeşilliğince

 

Şu olan biten var ya, boş ver ona;
taş yağsın isterse çok sürmez;
dakka şaşma dakka yaşamana bak;
ne geçmişi düşün, ne gelecekten kork.

 

Hayyam, günahım var diye tasalanma,
bunun için dertlere düşmek boşuna.
günah olacak ki tanrı bağışlasın:
rahmet neye yarar günah olmayınca.

 

Ben şarap içiyorum, doğrudur;
aklı olan da beni haklı bulur:
içeceğimi biliyordu tanrı,
içmezsem tanrı yanılmış olur.

 

Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!
bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
şu durmadan kurulup dağılan evrende
bir nefestir alacağın, o da boştur boş!

 

 

Kategoriler:   Şiir